Ekmeğin Sesi

Fırıncının gözü-kulağı buğday hasadında

Ekonomi

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)'nun, 31 Mayıs'da sona ereceğini açıkladığı un yardımının ardından, gözler bu yılki buğday hasadına çevrildi.

Fırıncılara, aylık 500 bin ton buğday değerindeki tahsis unun sona ermesiyle, piyasada ekmeklik un fiyatları 440 TL'yi bulduğu öğrenildi. Küresel gıda krizi, tarımda yaşanan kuraklığa bağlı olarak bu yılki rekoltede düşüş olması karşısında nasıl bir önlem alınacağı merak konusu olurken, fırıncı esnafı da bu konudaki görüşlerini Ekmeğin Sesi'ne değerlendirdi.

Murat Kalyoncu:

Bu yıl buğdayla ilgili sıkıntı, herkesin öngördüğü gibi artarak devam ediyor. Özellikle Hindistan’dan ithal ettiğimiz buğday bu ay için geçerli değil. Gıda krizi yeni değil, küresel ısınma ile birlikte hem verimliliklerde yaşanan sıkıntı ve insanların toprak üzerindeki etkileşiminin düşmesi katlanarak devam ediyor. İthal edilen buğday da, iç piyasada maalesef un fiyatlarını olumsuz yönde etkiliyor. Bu sadece buğday kriziyle değil, aynı zamanda üretim maliyetlerinin artmasıyla da ilgili. Burada en çok zarar gören sektör, sabit fiyat üzerinden satış yapan ekmek üreticileri oluyor.Çok da kötümser olmak istemiyoruz ama, üretimin şartları ağırlaştıkça istediğimiz sonuçları elde etmek zor oluyor. Umarım, ekmek fiyatlandırması konusunda geçmişten gelen alışkanlıkları değiştirip, biraz daha serbest piyasa koşullarına uygun fiyatlamalar yapılıp, biz fırıncıların da önü açılmış olur.

Bu yılki buğday rekoltesiyle ilgili herkes olumlu açıklamalar yapıyor. Ancak, verimlilik de önemli. Ekmek üreticilerine yönelik başlatılan tahsis unun devam ettirilmeli. Çünkü, fırıncıların fiyatlandırma konusundaki sıkıntısı bir nebze olsun azalır. Tabi ki, bu da kolay. Devletimiz de büyük bir sorumluluğun içinde ve bunu zor şartlarda devam ettirmeye çalışıyor. Aynı şekilde bizler de, üretimimizi bu şartlara uygun olarak, fiyatlarımızı dengede tutarak yapmaya çalışıyoruz. Normal ekmek bazında tarifeye tabiyiz. Sivil toplum kuruluşları, İstanbul Fırıncılar Odası, Ticaret Odası ekmek üreticilerine elinden gelen desteği vermeye çalışıyor. Ama maalesef bürokrasi yavaş işliyor. Şu anda pek umutlu bir tablo yok. Umarım, bu yılki buğday rekoltesi yüksek olur, ülke olarak kendi kendimize yeteriz.

Buğday krizi denince akla ilk ekmek geliyor ama, sadece buğdaydan üretilen ürünlere bakıldığında bir çok farklı ürün var. Bunların en başında da ekmekten sonra makarna geliyor. Türkiye bazında baktığımızda, alım gücünün düşmesi ekmek üretimini de hızlandırıyor. Buğday krizi demek, tabi ki ekmek krizi demek. Bu çok doğal birleşim… Bu ekmek krizine dönüşmez ama, fiyatlar artsa da arzda bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum.

Sebahattin Gül:

Buğday krizinin Türkiye’de olduğu gibi, dünyada da olduğu söyleniyor. Durum böyleyse, neden Rusya’dan, Ukrayna’dan ithalat yapmak için uğraşıyoruz? Demek ki, burada bir yanlışlık var. Tarım politikalarından dolayı gerekli önem verilmiyor. Uzmanlar, tarıma büyük destek verilmesi konusunda sürekli olarak uyarılarda bulunuyor. Herşey buğdayla bitmiyor. Türkiye’de ekmek üretimi fazla olduğu için sürekli olarak buğday konuşuluyor. Dileğimiz buğdayda bir sorun yaşanmaması, ama yaşanacak gibi görülüyor.

Şu anda un fiyatları sürekli olarak yükseliyor. Fiyat geçişlerinde değirmenler bizi bilgilendiriyor. Un fiyatı bir anda 40 TL birden artıyor! Geçtiğimiz günlerde 400 TL’den un siparişi vermiştim. Bu fiyat şimdi 440 TL oldu. Fırıncı esnafının bu zamlara yetişmesi mümkün değil. Ayrıca, devlet ekmek fiyatlarına müdahale ediyor. Devlet, öncelikle un fiyatlarına müdahale etsin. Değirmenlere ekmeklik buğday desteği veriyor. Ancak, bu buğdaydan yapılan unlar çok kalitesiz. Bu ekmeklik buğday desteğinin 3 ay boyunca verilmeyeceğini, değirmenler tarafından söylendi. Bizim tek isteğimiz, un fiyatlarına müdahale edilerek ekmek fiyatının artışının durdurulmasıdır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.