Ekmeğin Sesi

Ülker'den iklim değişikliği ve kuraklığa dayanıklı buğday

Ekonomi

Ülker’in sürdürülebilir ham madde tedariki için, bisküvilik un üretimine uygun buğday türü geliştirmek amacıyla 2007 yılında Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle başlattığı “Aliağa Bisküvilik Buğday” projesinde yeni bir aşamaya geçildi.

Ülker Ankara Un Fabrikası eski Genel Müdürü Ali Çelik’in 15 yıl önce projenin hayata geçmesi için attığı ilk adımın ardından, buğdaylar geçen yıl Ankara, Konya, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat, Kayseri, Eskişehir, Tekirdağ ve Çorum olmak üzere 10 ildeki 80 bin dekar araziye ekildi. Bu yıl hasadın ardından Ülker Ankara Un fabrikasında toplandı ve ilk kez Ekim ayı itibariyle Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nın içinde yer aldığı ürünler raflarda yerini almaya başladı.

Ülker’in Gebze Fabrikası’na yaptığımız ziyarette Ülker CEO’su Mete Buyurgan ve Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Fatih Özdemir’den Aliağa Bisküvilik Buğday’ı hakkında bilgi aldık.

Buğday önemli hammaddelerimizin başında geliyor

Ülker CEO’su Mete Buyurgan, iklim değişikliği ve beraberinde getirdiği su stresi gibi çevresel sorunların, küresel gıda sistemlerinin üzerinde baskı oluşturduğuna dikkat çekerek, yerli üretimi, sürdürülebilir ham madde tedarikini desteklemenin ve iklim değişikliğine dayanıklı sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmanın büyük önem taşıdığını ifade ediyor.

“Buğday bizim önemli ham maddelerimizin başında geliyor” diyen Buyurgan, şu bilgileri veriyor: “Yıllık ortalama 280 bin ton buğday alıyoruz. Sürdürülebilir ham madde tedariki ve yüksek kalitede üretim için ideal buğday çeşidi geliştirmek amacıyla 2007 yılında Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle ortaklaşa hayata geçirdiğimiz, ilk hasadını 2020 yılında gerçekleştirdiğimiz Aliağa Bisküvilik Buğday projesinde tohum yaygınlaştırma çalışmalarımız devam ediyor. Sonuna yaklaştığımız yeni ekim döneminde de Ankara, Konya, Çankırı, Kırıkkale, Yozgat, Çorum, Eskişehir, Kayseri, Kırşehir illerinde yaklaşık 120 bin dekar alanda buğdayımız ekiliyor.”

Üretimde daha az su, üründe daha yüksek verim

Buyurgan, iklim değişikliğine, hastalık ve kuraklığa dayanıklı, yüksek kaliteli, verimli, yerli, milli Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nın faydalarıyla ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor: “Mevcut buğday türlerine göre sulak arazide dekar başına yüzde 17-20, kurak arazide yüzde 35-40 arası, ortalamanın üzerinde verim sağlıyor. Çiftçilerin bu sayede minimum yüzde 20 gelir artışı yaşamaları bekleniyor. Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nın kurak arazilerde mevcut buğday türlerine kıyasla daha verimli olmasının bir diğer avantajı da daha az suya ihtiyacı olması.”

Yeni buğday türleri geliştirmek için çalışmalar devam ediyor

Yeni bisküvilik buğday çeşitleri elde etmek için Enstitü’yle birlikte ‘Bisküvilik Buğday Geliştirme Programı’nı hayata geçirdiklerini söyleyen Buyurgan “Bu program kapsamında geliştireceğimiz yeni çeşitler sayesinde çiftçilerimize yaşadıkları bölgenin iklim ve toprak yapısına uygun, verimli ve kaliteli tohum çeşitleri arasında seçim yapma imkânı sunacağız” diyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü çatısında yer alan Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün Müdürü Dr. Fatih Özdemir ise, özel sektör-kamu iş birliğinin çok önemli olduğuna dikkat çekerken, Aliağa Bisküvilik Buğday projesinde elde edilen sonuçların gelecek adına son derece ümit verici olduğunu belirtiyor.

Kaynak: Dünya (Didem Eryar Ünlü)

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.